Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Mayıs 2015 Çarşamba

AMATÖR BRANŞLAR / PROFESYONEL BRANŞ VE KAZANILAN BAŞARILAR

Yusuf YEŞİLKAYA


Bu yazı aslında daha önce yazılacaktı. Düşüncelerimi düzenlemeksizin not aldığım sayfaları tamamlamak üzere bir kenara attım ve sonra notları kaybettim. Dağınıklığımdan mütevellit, ortalığı toplarken notları buldum, birkaç ekleme yaptım. Şimdi de huzurlarınıza sunuyorum. İyi ve bir o kadar keyifli okumalar dileğiyle.

Biraz hayal alemlerine dalalım ve bir durum hayal edelim. Türkiye'deki herhangi iki futbol kulübü Şampiyonlar Ligi yarı finaline çıksın. Hayal bu ya iki takım da birbirleriyle karşılaşsın yarı finalde. Bu durumda bir Türk takımı kesinkes finalde. Bu güzel hayal devam etsin. Finale çıkan takımımız kupayı alsın. Statta "We are the champions" eşliğinde konfeti yağmuru ile kupa bir Türk takımının elinde. Sevinç çığlıkları her yerde. Hatta rüyaya şunu da ekleyelim. Bireysel olarak dağıtılan ödüllerin çoğunu da bizim sporcularımız alsın. Hayal aleminin de güzel tarafı bu istediğini ekle istediğini çıkar.

Yavaş yavaş uykudan uyanalım, elimizi yüzümüzü yıkayalım ve artık gerçek alemlere dönelim. Rüyalar ne kadar güzel olsa da bir sonu var elbet. Şöyle de bir durum var. Yukarıda anlattıklarımın hepsi gerçek. Tek bir farkla. Oradaki futbolu alıp voleybol yapacaksınız. Hepsi bu kadar.

Bu sezon- yaklaşık 1 ay önce- Eczacıbaşı ve Vakıfbank kadınlar voleybol şampiyonlar liginde final- four a kaldı ve yarı final ayağında birbiriyle eşleşti. Maçın galibi Eczacıbaşı oldu ve finale yükseldi. Vakıfbank ise üçüncülük dördüncülük maçı oynamaya hak kazandı. Finalde rakibini yenen Eczacıbaşı mutlu sona ulaşırken Vakıfbank da üçüncü oldu. Birçok bireysel sporcu ödüllerini de iki takımımızın oyuncuları kazandı. Üstelik bu zafer ile birlikte kadınlar voleybol şampiyonlar liginde son 5 yılın dördünde Türk takımları mutlu sona ulaştı.

Eczacıbaşı'nın başarısı karşısında sönük kalsa da kadınlar voleybolda bir diğer başarı Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden geldi. Onlar da bir diğer Avrupa kupası olan Challenge Cup'ı alarak hem bizi gururlandırdılar hem de kulüp tarihinin en büyük başarısını elde ettiler.

İşin bir de basketbol tarafı var. Önce Euro Cup' ta Karşıyaka ile Banvit çeyrek finale çıktılar. Karşıyaka çeyrek finalde elendi, Banvit finalin kapısından döndü. Üstelik finali iki takımımızı eleyen takımlar yaptılar. Bir üst turnuva olan Euro League'de ise Fenerbahçe Ülker ile Anadolu Efes çeyrek final oynadılar. Anadolu Efes güçlü Real Madrid karşısında üstün oynamasına rağmen hataları ve Madrid'in tecrübesi ile turu verdi. Fenerbahçe Ülker ise Maccabi Electra'yı 3-0 ile süpürerek Final- Four'a kaldı.

Erkekler hentbolda da bir ilk yaşandı bu sezon. Beşiktaş ilk kez Şampiyonlar ligi arenasında boy gösterdi. Hentbolumuz açısından önemli bir sınavdı.

Buz Hokeyi Milli Takımımız vardı bir de. Maçlarını Bornova'da oynadı. 3.klasmandan 2. klasmana geçmek için. Son maçına kadar namağlup geldi. Son maçında Güney Kore'ye 4-3 yenilerek bir üst klasmana geçemedi. Sonda bir top vardı ki kaçan saç baş yoldurdu.

Bir de "Majesteleri" geçti İstanbul semalarından. TEB BNP Paribas İstanbul tenis turnuvasında Roger Federer gibi bir efsane vardı. Ama onun dışında da öyle maçlar vardı ki nefes kesici. Turnuvanın galibi Federer oldu ama eğlencesi bize kaldı.

51. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu vardı ki her sene biraz daha iyi olan 2 tane dağ etabı ile daha da güzelleşmiş Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu. Mark Covendish, Andrei Greipel gibi sprintçileri izlemek ise turun tuzu biberi oldu.

Bir de bizim vazgeçemediğimiz, bir bataklıktaymışçasına kurtarmak için çırpındığımız; fakat sürekli dibe gittiğimiz futbol var. Avrupa'daki tek ele gelir başarı bu sezon için Beşiktaş'ın Liverpool'u eleyip Avrupa Ligi'nde çeyrek finale çıkması. Devletin neredeyse her kademesine sponsor olduğu, büyük paraların uğrak yeri olan futbolda bu sezonki dişe dokunur başarımız bu. Futbol dışındaki yapılanmaların amatör branş adını aldığı spor dallarındaki başarılar ile kıyaslandığında devede kulak kalır. Ne yaparsın futbol okulun yakışıklı çocuğu, güzel kızı. Diğer dalların görevi ise onlara imrenerek bakmak, günün birinde birkaç dokunuş ile güzelleşmeyi beklemek. Ya da güzellik yerine akıl ön plana çıkartmak. Çıkar mı? Benim inancım var.       


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder