Finansal piyasalarda ve
küresel ekonomide son dönemde yaşanan gelişmeler oldukça hareketli. Amerika
Birleşik Devletleri’nden (ABD) Avrupa’ya, Japonya’dan petrol ve altın
piyasasına kadar pek çok olay ve gelişme
küresel ekonomiye etki ediyor. Bu
etkiler ise finansal piyasalarda dönüşümsel etkilere neden oluyor. Gelin, bu
etkileri hep beraber analiz edelim.
Amerikan Merkez Bankası
(FED) tarihi bir karar alarak bilanço küçültmeye başlayacağını açıkladı.
Bilanço küçültme derken demek istediğimiz ne ? FED 2008 Krizi’nin ardından çok
yüklü miktarlarda parasal genişleme programlarına imza atmıştı. Yani, piyasadan
tahvil satın alıp karşılığında piyasaya bol miktarda likidite enjekte etmişti.
Bu tahviller, FED’in aktiflerine eklendi ve zaman içinde giderek büyüdü.
Bildiğiniz gibi FED daha sonra parasal genişleme programını durdurdu ve faiz
artırımlarına başladı. Fakat, FED’in daha önce almış olduğu tahvillere hiçbir
şey olmadı. Nasıl mı ?
FED, tahvil geri
ödemesi olduğu zaman, yani satın almış olduğu tahvillerin anapara ödeme vakti
geldiği zaman otomatik işlemlerle bu
tahvilleri tekrar satın aldı, yani bilanço büyüklüğünün azalmasına izin
verilmedi. Fakat artık bu politikanın sonuna geliniyor. FED muhtemelen 2017
Eylül ‘den itibaren bilanço küçültmeye, yani anapara geri ödemesi gelen
tahvilleri yeniden satın almamaya başlayacak. Bir başka deyişle, elindeki
tahvilleri piyasaya verecek, karşılığında piyasadan likidite çekecek. Fakat bu
işlem hızlı bir şekilde olmayacak, FED bu işlemi oldukça uzun bir vadeye
yayacak. Peki, bu işlemin sonucu ne olacak ?
FED’in parasal
genişleme yaptığı dönemde piyasada tahvil miktarı azaldığı için tahvillerin
fiyatı arttı ve faiz oranları düştü. Bunun sonucunda ise pek çok gelişmekte
olan ülkede de tahvil faizleri yoğun sermaye girişine bağlı olarak düştü.
Ayrıca, tahvil faizleri düştüğü için girişimciler ve sermayedarlar ellerindeki
fonları düşük faiz getirili tahvillerde değerlendirmek yerine reel yatırımlara
yöneldi. FED’in parasal genişlemeyi durdurup faiz artırdığı dönemde bile tahvil
faizlerinde aşırı yükselişler görülmedi. Fakat bilanço küçültme işlemiyle
birlikte, her şey tersine dönebilir. Nasıl mı ?
Öncelikle piyasada
tahvil arzı arttığı için tahvil fiyatları düşerken faizler yükselecektir. Bu
durum kısa süre sonra tüm gelişmekte olan ekonomilere de yayılacaktır. Ayrıca,
küresel piyasalarda yükselen faizler nedeniyle bir riskten kaçınma durumu da
olacaktır. Çünkü yatırımcılar, riskli reel yatırımlar yapmak yerine risksiz ve
yüksek faiz getirili tahvillere yöneleceklerdir.
FED’in faiz artırım
politikasının bu süreçte nasıl ilerleyeceği ise belirsiz. FED belki bir süre
bilanço küçültmenin etkilerini hafifletmek için faiz artırım sürecine kısa
süreliğine de olsa ara verebilir. Fakat bilanço küçültme sürecinin kademeli ve
yavaş geçecek olması nedeniyle bu ara verme süreci uzun sürmeyebilir.
Bunun yanı sıra,
ABD’den son dönemde gelen veriler enflasyon oranının bir süre hedeflenen
seviyenin altında seyredeceğini gösteriyor. Bunun en temel sebebi ise petrol
fiyatlarında yaşanan son zamanlardaki düşüş. Petrol fiyatlarındaki düşüş üretim
maliyetlerini ve dolayısıyla tüketici fiyatlarını aşağı çekiyor. Petrol fiyatları OPEC’ın arz kısma kararı nedeniyle
yükselmişti fakat bu yükselişe ABD’li ve Libyalı petrol üreticileri çok hızlı
cevap verdi. Bu iki ülke petrol üretimlerini ve arzlarını ciddi ölçüde artırdı.
Bu ise petrol fiyatlarında önemli gerilemelere neden oldu. Fakat FED bu süreci
geçici görüyor ve önümüzdeki dönemde enflasyonun tekrar hedeflenen seviyenin üstüne çıkmasını
bekliyor. Bu konuda halen belirsizlik hakim.
Petrol fiyatlarında
yaşanan son düşüş, enflasyon oranlarını artırmayı başaran Euro bölgesine de
zarar verebilir. Avrupa Merkez Bankası (ECB) halen aylık parasal genişleme
programlarına devam ediyor fakat faiz politikası konusunda emin değil. Son
dönemde Avrupa’da enflasyon yükseldiği için ECB negatif faiz politikasını iptal
etme opsiyonunu devreye sokmayı düşünüyordu. Petrol fiyatlarındaki son düşüşün
ardından ECB bu düşüncesini geri çekebilir.
Yine bu noktada oldukça
ilginç dönüşümsel bir etki karşımıza çıkıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş
nedeniyle FED’in faiz artırma olasılığı azaldı ve bu nedenle Japon Yen’inin
değeri Amerikan Dolarına karşı yükseldi. Fakat Japonya önemli bir petrol
ithalatçısı ve eğer petrol fiyatları düşük seyrini korursa Japonya yeni
atlattığı deflasyonist sürece tekrar girebilir ve hali hazırda yüklü miktarda
sürdürdüğü parasal genişleme programlarına bir yenisini daha ekleyebilir. Bunun
sonucunda ise kuşkusuz Japon Yeni değer kaybedecektir. Dönüşümsel süreçte
petrolün değer kaybı iki zıt fiyat hareketini de gördüğünüz gibi içinde
barındırabiliyor.
Altın fiyatlarında da
benzer dönüşümsel etkiler yaşandı. ABD Doları değer kaybettiği için altın
fiyatları yükseldi fakat düşük enflasyon dönemine girilirse altına olan talep
azalacağı için altın fiyatları tekrar azalacaktır. Gördüğünüz gibi dönüşümsel
etkiler yeni küresel finansın bir parçası ve gerçeği haline geliyor.
Mutlu ve sağlıklı nice bayramlar
dilekleriyle, görüşmek üzere.
Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.
Mail adreslerim: utugberk@gmail.com utugberk@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder