Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ağustos 2015 Pazartesi

KÜRESEL PİYASALARDA SON DURUM

Tuğberk Çiloğlu


Küresel ekonomide hareketli günler yaşanıyor, ilginç gelişmeler gerçekleşiyor. Son yaşanan küresel ekonomik gelişmeler küresel piyasaların birbirine nasıl eklemlendiğinin de ayrı bir göstergesi niteliğinde. Avrupa'da, ABD'de, Çin'de ve Türkiye'de yaşanan gelişmeler gündemi şekillendiriyor.

Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) faiz artırım kararı artık her an gelebilir. Yani, FED'in Eylül ayında yapacağı toplantıda faiz artırım kararı alınabilir. FED başkanı Janet Yellen son zamanlarda yaptığı konuşmalarda faiz artırımının bu yıl içerisinde gerçekleşme olasılığının yüksek olduğunu vurguladı, bu görüşe pek çok FED bölge başkanı  da katıldı. Business HT'de yer alan bir habere göre ABD'de görüşü sorulan 51 ekonomistin dörtte üçünden fazlası Eylül ayında faizlerin artmasını bekliyor.


ABD'de faiz artırımına yaklaşılmasında Avrupa'da yaşanan son gelişmelerin de etkisi oldu. Yunanistan ile kreditörlerin her ne kadar uzun vadeli ve tam anlamıyla güvenilir olmasa da bir anlaşmaya varmış olmaları şimdilik Yunanistan'ın Euro'dan çıkış olasılığını devre dışı bıraktı. Avrupa'da Yunanistan kaynaklı bir kriz olsaydı FED'in faiz artırması zorlaşırdı. Piyasalarda bu gerçeğin farkına vardı ve Euro/Dolar paritesindeki fiyatlandırma davranışını bir süredir değiştirdi. Eskiden Avrupa'dan iyi bir haber geldiğinde Euro yükselir, Dolar değer kaybederdi. Fakat bir süredir Avrupa'dan iyi bir haber geldiğinde Euro değer kaybederken Dolar değer kazanıyor. Piyasalar, Avrupa'nın iyi durumda olmasının FED'in faiz artırımını yaklaştırdığının farkına vardı.

FED'in faiz artırım süreci Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Küresel faizlerin arttığı bir ortamda faizleri uzun süre düşük tutmak pek mümkün gözükmüyor. Para Analiz' de yer alan bir habere göre ünlü yatırım bankası Goldman Sachs Türkiye'de faizlerin 2016 sonunda %10'a, 2017 sonunda ise %12'ye yükseleceğini tahmin ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da bu sürecin farkına varmış olmalı ki TCMB başkanı Erdem Başçı enflasyon raporu sunumunda para politikasında sadeleşmeye gideceklerini açıkladı. Bildiğiniz gibi 2010 yılından beri faiz koridoru politikası uygulanıyor. TCMB bazen %7,5'luk haftalık repodan, bazen de %10,75'lik gecelik repodan piyasayı fonluyor. Ortalama fonlama faiz oranı ise bu iki faiz oranının arasında, doğal olarak %7,5'un üstünde gerçekleşiyor. Muhtemelen sadeleştirmeyle birlikte piyasa iki değil tek faiz oranında fonlanacak. Fakat yeni fonlama faiz oranı büyük olasılıkla %7,5'un üstünde olacak.


Yurtiçinde enflasyon tarafına baktığımızda ise Temmuz ayında ciddi bir düşüş görüyoruz. Açıklanan rakamlara göre yıllık enflasyon %6,81 oldu. Haziran ayında yıllık enflasyon %7,20 olmuştu. Fakat bu düşüş kalıcı mı? Düşüşün nedenine baktığımız zaman enerji fiyatlarında yaşanan düşüşün etkisi oldukça büyük. Önümüzdeki dönemde petrol fiyatları tekrar yükselişe geçerse enflasyon da yükselecektir. Ayrıca, enerji ve gıda hariç enflasyon (I endeksi) %7,31 seviyesinde. Önümüzdeki aylardaki enflasyonu enerji fiyatları etkileyecek gibi görünüyor.


Altın fiyatlarında ise düşüş devam ediyor. Bu düşüşün temel nedeni ne? En temel nedeni FED'in faiz artırım olasılığının giderek kuvvetlenmesi. Bunun yanında küresel enflasyon oranlarının, özellikle gelişmiş ülkelerin enflasyonunun yeterince yükselmemesi. Eğer enflasyon çok fazla yükselseydi yatırımcılar güvenli varlık olarak altın alacaklardı. Bir diğer neden ise İran ile Batı ülkelerinin nükleer faaliyetler konusunda bir anlaşmaya varmış olmaları. Bu durum Ortadoğu'da şiddetli bir savaş riskini azaltıyor. Ayrıca Yunanistan'ın şimdilik Avrupa Birliği ile anlaşarak olası bir Euro Bölgesi krizinin önlenmiş olması da altın fiyatlarının düşüşünde önemli bir etken. Bloomberg HT'de yer alan bir habere göre kayıtların tutulmaya başlandığı 2006 yılından bu yana  ilk kez yatırımcılar altın kontratlarında net kısa pozisyon aldılar. Yani nette yatırımcılar altın satıyorlar. Bu da önemli bir gösterge.


İngiltere'de ise önemli gelişmeler yaşanıyor. İngiltere Merkez Bankası (BOE) Başkanı Mark Carney 2016 yılı başlarında BOE' nin faizleri yükseltebileceğine işaret ediyor. Şu an İngiltere'de enflasyon oldukça düşük, hemen hemen %0 civarında. Fakat BOE' ye göre enflasyon bir süre sonra yükseliş trendine girecek ve bu nedenle proaktif davranarak faizleri şimdiden yükseltmek istiyorlar. Fakat İngiltere'nin cari işlemler açığının milli gelirlerine oranı %5,5 seviyesinde ve faiz artırımı sonrası Sterlin 'deki olası bir değer kazanımı bu açığı daha da artırabilir. Ayrıca Bloomberg HT'de yer alan bir başka habere göre İngiltere'de faizler Mart 2009'dan beri %0,5 seviyesinde olduğu için tüketiciler çok ciddi bir borçlanma gerçekleştirmişler (1,5 trilyon pound). Bu kadar yüksek bir borç yükü altında olan İngiliz tüketiciler olası bir faiz artırımına hazırlıksız yakalanabilirler. Ne olacağını zaman gösterecek.


Yaşanan ilginç gelişmelerden biri de Çin'deki ekonomik yavaşlama. Çin bir süredir yavaşlıyor ve Çin borsalarında ciddi düşüşler görülüyor. Dünyanın en büyük petrol tüketicilerinden olan Çin'deki bu yavaşlama petrol fiyatlarının daha çok düşmesine neden oluyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş ise refahı petrol ihracatına bağlı olan Rusya'nın para birimi olan Ruble' nin Dolar karşısında değer kaybetmesine neden oluyor.


Tüm bu gelişmeler bizlere küresel ekonominin birbirini etkileme gücünün, ağ etkisinin ne kadar kuvvetli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Görüşmek üzere.




Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.




Mail adreslerim: utugberk@gmail.com  utugberk@hotmail.com 
























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder